Bir şehrin tarihini okumakla o şehrin tarihini yaşamak
arasında büyük vardır. Şehir mimarisiyle, sokaklarıyla, pazarlarıyla, parkları
ve insanıyla kendisine dair ne varsa aktarır. Konya ise yüzyıllar önce
sınırları içinde yaşanmış eşsiz bir aşkı, onu arama sevdasına başını koymuş bir
dervişi ve o dervişi güneş gibi muhayyilesine doğuran Rumi’yi bize anlatır. İçinde
Sufizm’in döngüsünü, Şems’in neyini, Rumi’nin şiirlerini duyabileceğiniz Konya
şehrinin tarihinden kısaca bahsedersek; Konya şehrinin adının Kutsal Tasvir anlamındaki "İkon" sözcüğüne bağlı olduğu
rivayet edilir. Mitolojide de geçen bu rivayetlerden birine göre kente bir
ejderha musallat olur. Ejderhayı öldüren
kişiye şükran ifadesi olarak bir anıt yapılır ve üzerine de bu olayı anlatan
bir hiyeroglif çizilir. İkonion olarak
adlandırılan bu anıtın ismi zamanla İcconium'a dönüşür. Roma
döneminde ise İmparator adlarıyla özdeşleşerek, Claudiconium, Colonia
Selie, Augusta İconium gibi yeni adlar alır. Bizans kaynaklarında Tokonion
olarak geçen Konya şehrine ve bölgesine verilen diğer isimler Ycconium, Conium,
Stancona, Conia, Cogne, Cogna, Konien ve Konia
şeklindedir. Bölgeye gelen Araplar kentin ismini Kuniya olarak değiştirirler.
Selçuklu ve Osmanlı döneminde ise şehrin adı Konya olur.
Anadolu’nun en eski yerleşim
yerlerinden biri olan Konya’da yerleşimin Prehistorik çağlarda başladığı
görülür. Konya'nın merkezinde yer alan ve aynı zamanda bir höyük olan Selçuklu Devleti hükümdarı II. Alaeddin Keykubat’a ithafen adı
verilen Alâeddin Tepesi ve çevresinde yapılan araştırmalar sonucu, prehistorik
çağ içinde hem Neolitik ve Kalkolitik hem de Erken Bronz Çağlarına ait kültürel
bulgulara rastlanmıştır. İlkçağ’da ise Hititler Anadolu topraklarında büyük bir
imparatorluk kurar ve Konya’ya hakim olur. Hititlerin hakimiyetinden sonra
Konya şehri Friglerin egemenliği altında Kavania olarak anılır ve sonrasında Lidyalılar,
Persler ve Büyük İskender’in istilalarına uğrar. Bu akınlardan sonra Anadolu,
Roma İmparatorluğunun hakimiyeti altına girer ve Konya şehri İconium olarak isim değiştirir.
İslamiyet’in doğuşu ve yayılmasıyla birlikte faaliyet gösteren İslam Devleti
Anadolu’ya harekatlar düzenler ve Konya şehrine de akın eder. Anadolu ve Konya
çevresinde ilk İslami oluşumlar da bu akınlar sonucu ortaya çıkar. 1076 yılında
Konya şehri Süleyman Şah tarafından Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti ilan
edilir ve 1277 yılına kadar bu statüsünü korur. Alaeddin Keykubad döneminde ise
Konya Anadolu’nun en büyük ve en görkemli kenti haline gelir. Selçuklu
Devleti’nin yıkılışından sonra Karamanoğulları Beyliği’nin hakimiyeti altına
giren Konya, 1467 yılında Osmanlı Devleti’nin kalıcı egemenliğine girer. Osmanlı
Devleti’nin yıkılışından sonra ise günümüzde gerek kültürel mirası ve gerekse
tarihsel ünüyle İç Anadolu’nun en büyük ve en önemli kenti olarak varlığını sürdürmektedir.
Konya şehrinin asıl ünü
dönemin uygarlıklarınca istilalara uğramasının yanı sıra Mevlana’yla birlikte
gelir. Birçok popüler kitaba konu olan Konya şehrinin, Rumi ve Şems’in aşkı ile
anlatılması bir yana bir de kenti bu eşsiz aşkın veçhesiyle yaşamak,
kadrajınıza şehrin kültürel dokusunu ve usta mimarisini almak bir gezginin paha
biçilmez bir deneyimidir. Geçmişin ve şimdiki zamanın harmanlandığı Konya
şehrinin gül şerbeti, lezzetli etli ekmeği ve seramik semazen ikonları ise
şehre özgüdür.
yüreğine, kalemine, ruhundaki güzelliğe, tasvirine sağlık:) tebrikler.
YanıtlaSil